14.SOHBET: SULTAN SÜLEYMAN

14.SOHBET: SULTAN SÜLEYMAN

Esselâmun Aleyküm.

Hoşgeldiniz. Safalar getirdiniz. Safalar içinde kalın.

Evveliniz, ahiriniz nurdur. Nur olasınız!

Evveliniz ahiriniz Nur, Nur’dan.

Nur’dan kalkıp da çamura girmeyelim. İyi mi?

 

Nefs-i Emmare Çamuru

Bak, bir şey aklıma geldi. Hepiniz iyisiniz inşallah?

Diyor ki: “Yirmi iki, yirmi sekiz ayar altın, çamura düşse, fakat çamurdan alıp, yıkadıktan sonra, gene altındır.”

Fakat hepimiz, bütün insanlar, ümmet olarak, insan olarak, Allah akıl fikir vermiş, irade-i cüziye vermiş. Beş dakika, bir gün, bir sene, şu nefs-i emmarenin çamuruna düşmeyelim. İyi mi? Âmin.

Düşmeyelim. Çamur yıkamak için zaman geçer, ömrümüz kifayet etmez… Yıkayalım. Yarın bir gün, bir de bakarsın, melaikeyi kirâm, Azrail Aleyhisselâm geldi, karşına dikildi. “Tüh yahu, tez geldin.”

Ama, iş işten geçti. “Yahu, biraz müsâdeet de bu çamuru temizleyelim. Biraz günah-ı kebir.”

 

Sultan Süleyman’a Kalmadı

Biliyor musun? Bir defa geçti, şimdi oraya geldik.

“Sultan Süleyman Peygamber beş yüz, dokuz yüz sene yaşadı.” diyorlar. “O’na kalmadı, kime kalacak?” diyorlar. Otuz üç sene yaşadı. Mescidi Aksa’nın temeline başladı. Mescidi Aksa’nın yanına gelmiş. Azrail geldi. Karşısına dikildi.

“Ne o yahu?” dedi.

“Vakit tamam. Yazılı yahu.”

“Şu mescidi hiç olmazsa bitirelim.”

“Olmaz.” dedi.

Bastonu eline aldı, kontrol etmeye gitti. Mescitte, cin, peri ve insanlar hep çalışıyorlar.. Şöyle bir hurma altında, Bastonu eline alarak, orda dayandı. Sultan Süleyman’ın, kırk duasının hepsi kabul oldu. O, ömür bahsi hakkındaki duası kabul olmadı. Kesin. Ruhunu teslim etti, gitti. Ama, Mescidi Aksa bitti. Elhamdülillah!

Bizim de, ha bugün, ha yarın. Şu mâsivâlarla. Çıkalım, çamurda kalmayalım. Bir an evvel, bizi Yaradan Hakk’a söz verelim. Sözümüzün sahibi olalım. Habib-i Kibriya’ya yalvaralım. O’na yakın olana yalvaralım. Söz verelim. “Allah Bir’dir. Peygamber Haktır.” diyorlar. Ama onlar boşa gitmez. Doluya gitsin.

Tekrar, cümleten hoşgeldiniz. Allah’ın rahmeti üzerinize olsun.

“Esma’ül Hüsna ve Esma’ül Nebevi, Peygamber Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun)’in mübarek isimlerini yazmamı emretmiştiniz, getirdim.”

 “Bismillahirrahmanirrahim,

“Allah, Er-Rahmân, Er-Rahîm, El-Melik, El-Kuddûs, Es-Selâm, El-Mü’min, El-Müheymin, El-Azîz, El-Cebbâr, El-Mütekebbir, El-Hâlık, El-Bâri, El-Musavvir, El-Gaffâr, El-Kahhâr, El-Vehhâb, Er-Razzâk, El-Fettâh, El-Alîm, El-Kâbıd, El-Bâsıt, El-Hâfıd, Er-Râfi, El-Mu’ız, El-Müzil, Es-Semi, El-Basîr, El-Hakem, El-Adl, El-Latîf,  El-Habîr, El-Halîm, El-Azîm, El-Gafûr,  Eş-Şekûr, El-Aliyy, El-Kebîr, El-Hafîz, El-Mukît, El-Hasîb, El-Celîl, El-Kerîm, Er-Rakîb, El-Mucîb: El-Vâsi, El-Hakîm, El-Vedûd, El-Mecîd, El-Bâis, Eş-Şehîd, El-Hak, El-Vekîl, El-Kaviyy,  El-Metîn, El-Veliyy, El-Hamîd, El-Muhsî, El-Mübdi, El-Muîd, El-Muhyî, El-Mümît, El-Hayy, El-Kayyûm, El-Vâcid, El-Mâcid, El-Vâhid, Es-Samed, El-Kâdir, El-Muktedir, El-Mukaddim, El-Muahhir, El-Evvel, El-Âhir, Ez-Zâhir, El-Bâtın, El-Vâlî, El-Müteâlî, El-Berr, Et-Tevvâb, El-Müntekım, El-Afüvv, Er-Raûf, Mâlik-ül Mülk, Zül-Celâli vel İkrâm, El-Muksit, El-Câmi, El-Ganiyy, El-Mugnî, El-Mâni, Ed-Dârr, En-Nâfi, En-Nûr, El-Hâdî, El-Bedî, El-Bâkî, El-Vâris, Er-Reşîd, Es-Sabûr.”

 

Peygamber Efendimiz’in İsimlerini Ezberleyin

Peygamber Efendimiz’in (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) iki yüz dört ismini, hepsini verdik. Hep, manasıyla beraber verdik. Fakat mübarekler, yemekten, işten, şehvetten, başını kaldıramıyorlar ki bunu okusun. Bak, hepsinin yüzüne söylüyorum. Uyku, mideyi tıka basa doldurma, günde üç defa. Şehvet fışkırıyor. Şehvetin peşinde, bunlara sıra gelir mi?  Ankara’yı, İstanbul’u, hep doldurur mu bunlarla?

Peygamber Efendimiz’in (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) ismini oku. Allah razı olsun. Yüce Peygamberimiz!

Abdullah: Allah (cc)` ın kulu, Âbid: Kulluk eden, ibadet eden, Âdil: Adaletli, Ahmed: En çok övülmüş, sevilmiş, Ahsen: En güzel, Alî: Çok yüce, Âlim: Bilgin, bilen, Allâme: Çok bilen, 
Âmil: İşleyici, iş sahibi, Aziz: Çok yüce, çok şerefli olan, Beşir: Müjdeleyici, Burhan: Sağlam delil, Cebbâr: Kahredici, gâlip, Cevâd: Cömert, Ecved: En iyi, en cömert, Ekrem: En şerefli, Emin: Doğru ve güvenilir kimse, Fadlullah: Allah-ü Teâlanın ihsânı, fazlına ulaşan, Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran, Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran, Gâlip: Hâkim ve üstün olan, Ganî: Zengin, Habib: Sevgili, çok sevilen, Hâdi: Doğru yola götüren, Hâfız: Muhafaza edici, Halîl: Dost, Halîm: Yumuşak huylu, Hâlis: saf, temiz, Hâmid: Hamd edici, övücü, Hammâd: Çok hamdeden, Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan, Kamer: Ay, Kayyim: Görüp, gözeten, Kerîm: Çok cömert, çok şerefli, Mâcid: Yüce ve şerefli, Mahmûd: Övülen, Mansûr: Zafere kavuşturulmuş, Mâsum: Suçsuz, günahsız, Medenî: Şehirli, bilgili ve görgülü, Mehdî: Hidayet eden, doğru yola erdiren, Mekkî: Mekkeli, Merhûm: Rahmetle bezenmiş, Mes`ûd: Mutlu, Metîn: Çok sağlam ve güçlü, Muallim: Öğretici, Muktedâ: Peşinden gidilen, Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli, Müctebâ: Seçilmiş, Mükerrem: Şerefli, yüce, Müktefî: İktifâ eden, yetinen, Münîr: Nurlandıran, aydınlatan, Mürsel: Elçilikle görevlendirilmiş, Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş, Muslih: Islah edeci, düzene koyucu, Mustafa: Çok arınmış, Müstakîm: Doğru yolda olan, Mutî: Hakka itaat eden, Mu`tî: Veren ihsân eden, Muzaffer: Zafer kazanan, üstün olan, Müşâvir: Kendisine danışılan, Nakî: Çok temiz, Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini, Nâsih: Öğüt veren, Nâtık: Konuşan, nutuk veren, Nebî: Peygamber, Neciyullah: Allah` ın sırdaşı, Necm: Yıldız, Nesîb: Asil, temiz soydan gelen, Nezîr: Uyarıcı, korkutucu, Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk, Nûr: Işık, aydınlık, Râfi: Yükselten, Râgıb: Rağbet eden, isteyen, Rahîm: Mü`minleri çok seven, Râzî: Kabul eden, hoşnut olan, Resûl: Elçi, Reşîd: akıllı, olgun, iyi yola götürücü, Saîd: Mutlu, Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan, Sâdullah: Allah` ın mübârek kulu, Sâdık: Doğru olan, gerçekci, Saffet: Arınmış, seçkin kişi, Sâhib: Mâlik, arkadaş, sohbet edici, Sâlih: iyi ve güzel huylu, Selâm: Noksan ve ayıptan emin olan, Seyfullah: Allah` ın kılıcı, Seyyid: Efendi, Şâfi: Şefaat edici, Şâkir: Şükredici, Tâhâ: Kur`ân-ı Kerîm` deki ismi, Tâhir: Çok temiz, Takî: Haramlardan kaçınan, Tayyib: Helâl, temiz, güzel, hoş, Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri, Vâiz: Nasihat eden, Vâsıl: Kulu Rabb`ine ulaştıran, Yâsîn: Kur`ân-ı Kerîm` deki ismi, gerçek insan, insan-ı kâmil, Zâhid: Mâsivadan yüz çeviren, Zâkir: Allah` ı çok anan.”

Bunlar Peygamber Efendimiz’in (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) isimleri, bunlar.

Beş tane ismini söyleyemiyoruz yahu! Ayıptır. Yapmayın yahu!

Amenna ve Saddakna. Allah rızası için, lillahil Fatiha!

Allah cümlemize, bu isimleri biraz ezberlemeyi nasip etsin. Bu isimlere âşık olan, “Hazret-i Muhammed (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) ümmetiyiz” diyeni de şefaatine nail etsin.

Şu tembellikten biraz vazgeçin.

 

Resûlullah Efendimiz’in Bedeviye (Cebrail ’e(Selam Üzerine Olsun)) Cevapları

Orada bir kitap var. Hadis, size bir hadis bastırdık. Allah Resûlü’nün yüzü hürmetine, O’nun gücü kuvvetiyle.

Şunu, biraz girişi oku. Verenden, bastırandan, Allah razı olsun. Allah, size de aklı selim, kalbi selimle okumayı nasip etsin. Bunu bitirene kadar, en aşağı kırk hadis ezberlensin inşallah. İyi mi?

Oku.

“Enes bin Malikten rivayet edilmiştir. Bir gün âlemlerin Efendisi Fahri Kâinat Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) Sahabeyle birlikte mescitte otururken, mescidin kapısından kimsenin tanımadığı, yabancı...”

Şimdi burada biraz açıklama yap. Hepinize verdim bunu. Hani bir Bedevi, gelir de… Peygamber Efendimiz’e (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) sorusu var, soruyor.

İşte, açıklamayı yaptık ki yani, Bedevi ortadan çıksın.

Doğrudan doğruya, Cebrail (Selam Üzerine Olsun) kalsın. Yani, örtmüşler ismini.

Bunu hepsinden, iki bin taneden fazla bastırdık, hepinize dağıttık. Çok dikkat edelim. Bir daha okuyalım. İnşallah. Çok dikkat edelim.

 

“Enes bin Malik’ten rivayet edilmiştir. Bir gün âlemlerin Efendisi Fahri Kâinat Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) Sahabeyle birlikte mescitte otururken, mescidin kapısından kimsenin tanımadığı bir Müslüman bedevi gelir ve selâm verir.

Resûlullah (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun): “Nereden gelirsin?” der.
Yabancı; “Uzaktan geliyorum. Cevap aradığım sorularım var, onları öğrenmek istiyorum.” der.

Efendimiz, bedeviye sorularını sormasını emir buyururlar ve soruları cevaplarlar. 
”Ben insanların en akıllısı olmak istiyorum, ne yapayım?”
”Allah’tan kork.”
”Allah’ın yanında en sadık kul olmak istiyorum, ne yapayım?”
”Gece gündüz Kur’an oku.”
”Gönlümün her zaman aydın olmasını nasıl sağlarım?”
”Ölümü unutma.”
”Düşmandan zarar gelmesine nasıl engel olurum?”
”Allah’a tevekkül et.”
”Her zaman Hakk’ın yolunda olmak istiyorum.”
”Allah rızası için halka iyilik yap.”
”Hakk’ın gözünde küçülmemek için ne yapayım?”
”Nefsine hâkim ol.”
”Ömrümün uzun olmasını istiyorum.”
”Allah’a hamd et.”
”Gelirimi, kazancımı nasıl artırabilirim?”
”Her zaman abdestli ol.”
”Cehennem ateşinden nasıl korunayım?”
”Diline, gözüne, eline, beline hâkim ol.”
”Günahlarımdan nasıl arınabilirim?”
”Allah yolunda tevbe et ve ağla.”
”Ağır bir insan olmak istiyorum.”
”Kimseden hiçbir şey isteme.”

 

Ağır bir insan olmak istiyorum. Âmin.

Cümlemize bu. Hepsi bize yahu. Allah’ının Resûlü bunu bize bırakıyor yahu! Onun ihtiyacı yoktu bu sözlere. Bizim için.

”İffet perdemin yırtılmaması için ne yapayım?”
”Kimsenin ayıbını ortaya koyma.”
”Öldükten sonra kabrimin dar gelmemesi için ne yapayım?”
”Devamlı Tebareke Suresini oku.”
”Zengin olmanın yolu nasıldır?”
”Müzemmil Suresini her akşam oku.”
”Kıyamet korkusunu nasıl atayım?”
”Yemekten ve uykudan önce Allah’ı zikret.”
”Namaz kılarken Allah’ın huzurunda olmak için ne yapmalıyım?”
”Abdest almaya titizlik göster ve dikkatli abdest al.”

 

 

Hadis-i şerifler

Abdest almaya çok dikkat edelim inşallah. Çok dikkat edelim. Âmin yahu! Biraz evvel verdim. Hepinize tekrar rica ediyorum. Burada hiç olmazsa, en aşağı kırk hadis, ezberleyelim inşallah. Demek ki yüzümüz olsun, Peygambere bir yüzümüz olsun yahu. Âmin.

Oku bir iki tane, âmin.

Amenna ve Saddakna.

Amenna ve Saddakna.

Allah cümlemizi korusun. Bu en büyük hile! Hile, zina meselesi. Dikkat edin.

 

“-Onun mübarek sevgisini kazanarak Şefaatine layık olur. Allah cümlemizi, kitabın, Resûlün hadis ve sünnetlerine uyan kullarından eylesin.” Âmin.

“Bismillahirrahmanirrahim. Allah’ı sevmek ve O’na itaat etmek. Yüce Allah buyuruyor: “De ki, Ey, kendilerinin aleyhine günahta haddi aşanlar. Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin, çünkü bütün günahların yarlıgayanı O’dur.

-Şüphesiz O, çok yarlıgayıcı ve esirgeyicidir. Biz nankör olandan başkasını cezalandırmayız.”

“Bize şu hakikat vahyolundu ki şüphesiz azap Peygamberleri tekzip edenlerin ve Hak’tan yüz çevirenlerin tepesindedir. Benim Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır.”

 

Amenna ve Saddakna.

 

“Enes, Peygamber (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Kim de üç meziyet bulunursa, onlar imanın…”

 

Âmin, âmin, âmin!

 

“Tadını bulur. Bu meziyetler şunlardır: Allah ve Resulü, kendisine başkalarından daha sevimli olmak; bir kimseyi severse, ancak Allah için sevmek; Allah kendisini kurtardıktan sonra, küfre dönmekten ateşten sakınır gibi sakınmak.”

“Peygamber Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.

-Yedi sınıf kimse vardır ki, Allah onları kendi himayesinde bulunmadığı günde, arşın gölgesinde bulunduracaktır.

1- Adil Hükümdar,

2- Yüce Allah’a ibadetle yetişen genç,

3- Kalbi mescitlere takılmış bulunan,

4- Allah yolunda sevişip ve sevgi üzerinde birleşen ve bunun üzerinde ayrılan iki fert,

5- Güzellik sahibi bir kadının kendisini zinaya çağırıp da ben Allah’tan korkarım diyen erkek.”

Allah cümlemizi korusun. Bu en büyük hile. Bu en büyük, bu zina meselesi. Dikkat edin!

“6- Bir sadaka verdiğinde, onu, sağ elinin harcadığını, sol elinin bilmeyecek kadar gizleyen kimse,

7- Tenha yerlerde Allah’ı zikredip de gözleri yaşaran kimselerdir.    

-Bu, yedi sınıf kimse, kıyamet gününde, arşın gölgesinde bulunacaklardır.”

 

Sadakallahülazim! Allah rızası için okuyacak, bunları herkes okuyacak.

Allah rızası için, lillahil Fatiha!

Yazana, verene, alana, getirene. Allah, Allah’ın Resûlü hepinizden razı olsun.

Al kucağına, oradan başla. Her biriniz bir tane alın. Ama bir aileye, bir mahalleye, onları iyi tembih et, iyi mi?

Sen, bir tövbe istiğfar getir. Ama kısa, hemen arkasına dua yap. Hemen kalkalım.

 Bu, her gün lâzım. Kendiniz öğrenin, her gün bir tövbe istiğfar edin.

 

Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim,

Evvela tövbe edelim. Diyelim cümle günahlarımıza, tevbe Estağfirullah, tevbe Estağfirullah, tevbe Estağfirullah. Estağfirullahel azimel, kerimellezî, lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyhi tevbete abdin zâlimin linefsihî, lâ yemlikü linefsihî mevten ve lâ hayaten ve lâ nüşûrâ. Ve es’elühüt tevbete vel mağfirete vel hidâyete lenâ innehû hüvet tevvâbür rahiym.

İlahi Ya Rabbi! İlahi Ya Rabbi! İlahi Ya Rabbi! Eğer bizim elimizden, ayağımızdan, gözümüzden, kulağımızdan, dilimizden ve bütün azalarımızdan bilerek bilmeyerek bu ana, bu saate, bu dakikaya gelinceye kadar, her ne ki kelime-i küfür ve fiil-i küfür, günah, isyan, hata, şirk ve malayâni sadır ve vaki olduysa biz onların cümlesine hulüsi kalp ile tövbe ettik, tövbe ettik, tövbe ettik,  pişman olduk ve bir dahi işlememeye azmi cezmi kasdettik.

Peygamberlerin evveli Hazret-i Âdem safiyüllâh, ahiri ve iki cihan serveri bizim Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafa ve Ahmedi bâ safâ sallallahu teâla aleyhi ve sellem Efendimiz’dir. Bu ikisi ve bu ikisi arasında ne kadar Peygamber gelip geçtiyse, cümlesine inandık, dilimizle ikrar, kalbimizle tasdik ettik. Elhamdülillah. Haktır ve gerçektir, kavlinde sadıktır.

Âmentü billâhi ve bimâ câe min indillâh. Âmentü bi rasûlillâhi ve bimâ câe min indi rasûllillah. Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî vel yevmil âhıri ve bil kaderi hayrihî ve şerrihî minellâhi teâlâ vel basü ba’del mevti hakkun elcenneti, hakkun ennarul, hakkun eşhedü en lâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlüh. Eşhedü en lâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlüh. Eşhedü en lâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlüh.

 

Allah rızası şerifi için, Habib-i Kibriya’nın yüzü hürmetine, lillahil Fatiha!

Doksan dokuz Esma’yı, Peygamberimizin ism-i şeriflerini beş yüz tane, bin tane bastırın. Allah razı olsun. Âmin.

Şifalar versin. Âmin.

Diyeceğiniz bir şey varsa söyleyin. Kalkalım, dağılalım.

Tekrar geri gelin inşallah.

Allah razı olsun. Allah feyzi bereketini artırsın. Hepiniz birbirinize dua edin. Bu adam, bu yaşta bak, gönlümüzü ediyor. Allah’ın rahmeti hepinizin üzerine olsun. Biraz istifade edin yahu.

Güle güle.

Allah hepinizin gönlünün muradını ihsan etsin. Âmin.

Ya Allah, Ya Allah, Ya Allah!

Size bayramda inşallah, Allah’ın izniyle, Habib-i Ekrem’in yüzü hürmetine, Cuma’nızın yüzü hürmetine, bayramdan evvel, bir kitap daha dağıtacağız inşallah.

Fakat okuyun. Rafa koymayın. Komşular da istifade etsin. Allah razı olsun.

Her vakit beklerim inşallah! Allah’ın rahmeti üzerine olsun.

Allah razı olsun hepinizden. Allah işlerinizi rast getirsin. Hepsine selâm. Allah’a emanet olun. Allah’ın rahmeti üzerine olsun, hepinizin.

 

29 Mart 1996, Cuma