36.SOHBET: EKMEK TAHTASI

36.SOHBET: EKMEK TAHTASI

Esselamun aleykum ve Aleykum selam.

Rahmetullahi ve Berekâtu Hu!

İllâ Hu!

Mevlâm Hu! Hu!...

 

Cuma Duası

Cuma namazının duasından… Cuma namazından sonra, dua var ya? O vakit okunacak dua. Kim biliyor? Hadi ne diyecektik?

“Ya Bediüs Semâvatı Vel Ard…”

Dinleyin! Yazacağız o duaları… Her namaz üzerine, okuyabilirsiniz bunu. Cuma günü tarif etmişler. Ben bir adamdan görmüştüm. Siz de belki, başka yerlerden görmüşsünüzdür. Bunu çokça okuyun. Mümkün mertebe, birbirinize yazın, öğretin. Beş vakit namazda okuyabilirsiniz.

“Ya ZülCelâli vel İkram.  Ecirni minennar. Ecirni minennar…”

Diyor ki, Cuma günü… Cuma’da eller duaya kaldırılırken, bunu okunursa, çok faydalı. Çok faydalıdır diyor. Öğrenin inşallah birbirinizden. Şimdi oku… Yavaş yavaş oku. Acele etme… 

“Bismillahirrahmanirrahim. Ya Bediüs Semâvatı Vel Ard. Ya Zülcelâli Vel İkram. Ecirni Minennar. Ecirni Minennar. Ecirni Minennar. Ya Aziz, Ya Kerim, Ya Rahman, Ya Rahim, Ecirni Minel Azabil Elîm.”

 Doksan dokuz Esma’dan geçer bu. Hepsi Esmaül Hüsna’dır. Allah’ın ismidir. Bir de Peygamber Efendimiz’in (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) kızı Hz. Fatıma’ya söylediğini…

“Ya Evelil evvelin…”      

 

Hz.Fatıma Validemizin Duası

Allah!.. Güç, kuvvet ver Ya Rabbim!

Allah’ın Resulü camiden çıkarken… Manasını şimdi söylüyoruz. Camiden çıkarken, gözümüzün nuru validemiz, Hazreti Habib-i Kibriya’nın (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) kızı, Hazreti Fatıma’nın evine gidiyor. Allah’ın Resulü… Hz. Fatıma da o anda, el değirmenine buğday koymuş.

Şu halimize şükredin. Onların yüzü hürmetine. Onlar o çileyi çektiler, ama biz onların yüzü hürmetine; yağ, bal içinde yaşıyoruz. Yaşadığımız hiç. Bir hâl geçirmemişiz şimdiye kadar. Elektrikten tut, Uzay âlemine kadar, motor kısmına kadar. Uçak ve trenden olan zevki sefa… Bu yüz senenin içinde…

Hz. Fatıma ayağa kalkıyor, elini öpüyor. Babacığının karşısına, bir mindere oturuyor. İmam Hasan, İmam Hüseyin Efendilerimiz, gözü nurumuz! Çünkü Hz. Fatma, İmam Ali’den gelmiş. Peygamber Efendimizin torunlarıdır. Onları çok sevin!..

Oturuyorlar, hoş beş ediyorlar. Babayla, kız… O el değirmeni! Arpa, buğday gibi değil. Mısır gibi de değil. Buğday, arpa kolay ezilmez. Bir de çok zayıf, halsizliği var. Onu zorla çekiyor.

“Kızım, gözümün nuru. Sana yardım edeyim.” Hemen kalkıyor ayağa. Bakıyor… Hepimiz öyle olalım inşallah. Evlatlarımıza, ailelerimize, çocuklarımıza, hizmetimiz dokunsun inşallah.

“Aman babacığım!” diyor. “Sen çekme, otur. Bana dua et.”diyor. “Yalnız bir ricam var.” diyor. “Buyurun.”

O vakit, Mekke’den muhacirler, Medine’yi doldurmuşlar. Muhaciranlar, Medine’yi doldurmuşlar. Hatta biliyorsunuz, kardeş olmuşlar. Mekke’yle Medine’liler kardeş olmuşlar. Çok büyük ikram yapmışlar.

Diyor ki: “Medineliler mescidin etrafında; hepsi aç, susuz, işsiz güçsüz  yatıyorlar. Sen birisine söylesen, bu el değirmeni işini üzerimden kaldırsa. Her gün…”

 

Ekmek Tahtası

Burada da var da, Anadolu’da. Her gün ekmek pişiriyorlar. Bir şey aklıma geldi, söyleyeyim. Ben on beş, on altı yaşında varım. Anam bazı, esmerce ekmek… Rahmeti bol olsun... Hepinizin geçmişlerinin… Her sabah mayalı hamur yapardı. Her sabah. Saçta pişirirdi. Saç ekmeği, mayalı. Şimdi biraz buğday oldu mu, biraz da mısır kaldı mı, o ekmek kıpkırmızı olur. Olsa yesem. Anam… Her gün vazifesi bu. Çocukları benden sonradır. Ufaklar çocuklar. Bir gün ben oturuyorum. Gene ekmeği, tahtayı… Böyle, pişirecek… Çağırdı beni; “Ahmet! Oğul gel.” Gittim. “Şu çayımı ver.” O vakit gümüş para zamanı. Altmış, yetmiş sene var. O tahtanın üzerine, eski yirmi kuruşluk vardı. Bir mecidiye diyorlardı, gümüş. Hepsi gümüş. On kuruşluk vardı. Beş kuruş vardı. Bir de bir kuruş vardı. Başka yok.

Dedi ki: “Sen buraya para bırakıyorsun.” Para, bana lazım değildi. “Parayı başka yere koy. Buraya koyma.” dedi. Şu kadar inanırsınız, şu kadar aldı. “Al oğlum.” dedi.

“Ana…” dedim. “Oraya bırak da ben alırım.” O vaziyette dedim ki: “Ana lazım olur. Başka bir komşu gelir. Para lazım olur. Onun için bırakıyorum.” “Yok, yok.” dedi. “Bundan sonra bırakma.”

Ondan sonra da bir daha görmedim. Rahmet olsun. Onları aldı. Bir mendile koydu. Büyük bir zaman geçti. O para… Fakat bir daha tahtaya koymadım. Her sabah oraya koyarlarmış. O da almış, pencereye koymuş. Bu kadar para…

Hz. Fatıma! Gözümüzün nuru, üzerine aklıma geldi. Ekmek tahtası. Bu sahihtir. Gözümle gördüğüm iş yani. Fakat anamın bir ibadeti vardı. Beş vakti kılardı da. Çok güzel bir zikri vardı. Ben çok farkındayım. Onu unutmayın inşallah. On defa bardağı kaldırırsa, koyarsa; on defa, bardak yani, misal… “Bismillahirrahmanirrahim!” diyerekten. “Bismillahirrahmanirrahim,” diye kor. Akşama kadar zikri budur. İşitiyoruz yani. Ufak hep. “Bismillahirrahmanirrahim”ile vakit geçirdi. Bismillahirrahmanirrahim. Bir de, beş vakit namaz. Bir de bildiğimiz duaları. Biraz işte, babasından öğrenmişti. Ümmi bir hanım da. Rahmeti bol olsun. Sizlerin de beraber, hepimizin inşallah.

Şimdi Hz. Fatıma! Geliyoruz. O tahta üzerine, aklıma geldi.

 

Kendi Nefsim İçin, Hiçbir Kimseye Emretmemişim

“Babacığım sen otur. Bana bir adam gönder. O hizmeti üzerimden kaldırsın. Ben çocuklarıma bakayım. Bir de ekmeği pişirirken, Allah ne vermişse, o adam karnını doyursun gitsin. Ne olur babacığım.” diyor. Şimdi buradaki Hikmeti Muhammedî’ye bakın. Hikmeti İlahi. Hikmeti Muhammedî’ye bakın!..

Allah’ın Resulü kalkıyor ayağa ve Hz. Fatma’nın yanına oturuyor. Elini de o mübarek değirmenin üzerine koyuyor. O çevirirken…

“Beş dakika kızım. Allah şahittir ki, kendi nefsim için, hiçbir kimseye emretmemişim.” Bunu nefsi üzerine söylüyor. Hz. Fatıma’nın hizmetini, kendi nefsine sayıyor. “Ben bu işi, yapamam kızım.  Boş kaldıkça, ben gelirim. Sana yardım ederim. Kimseye emredemem, gel bu işi yap, diyemem. Dememişim şimdiye kadar.”

Buraya çok dikkat edelim. İyi mi?  Biraz terbiyeli yaşayalım. Şimdi ben, bunu işiteli gene on beş, altı yaşında varım. İnanır mısınız? Ben büyük hizmetlerde çok bulundum. Kendi hizmetimi gördüm. Ama kimseye hizmet etmedim. Yani memlekete bir, iki inşaat yaptım. Sanki o taşları ben veriyorum. Amelelerin parasını, paydos olur olmaz. Paraları, bazen peşin verilirdi. Peşin verirdim. Bazıları, daha parası olmadan verirdi. Yani evin dahiline gelene. İnanır mısın? Şimdiye kadar, o zamandan buraya kadar; bir çocuğumdan su istediğimi gören oldu mu? Sanki; üzülerek söylüyorum. Kendi evlatlarımdan. Allah o edebi bize verdi. Hepinize versin, hepinize inşallah. Amin. Hepinize.

Yine dönelim oraya…

“Kızım! Gözümün nuru Fatıma! Ben kendim için, hususi, kimseye emredemem ve emretmemişim ve bundan sonrada emretmeyeceğim. Yalnız boş kaldıkça, ben gelir çocuklara bakarım. Ya el değirmeni çekerim. Sana bir dua öğreteyim.”Hah! Oraya geldik. “Buyrun babacığım.” diyor. Ve her ikisi de gözyaşlarında. Ya... Allah o sevgiyi, hepimize versin inşallah. Amin. O sevgi gözyaşını, hepimize versin.

“Ya Evvelil Evvelin!” Cenab-ı Hakk’a müracaat yani. Hah!

“Ya Evvelil Evvelin.  Ya Evvelil Evvelin.  Ya Evvelil Evvelin.”Allah’ı!

Ya Ahiril Ahirin. Ya Ahiril Ahirin. Ya Ahiril Ahirin.” Son zamanın Allah’ı ve son zamanda, gene devam edenin!..

“Ya Evvelil Evvelin, Ya Ahiril Ahirin. Ya Zil Kuvvetil…” Z’ye!.. A’yla var ama. Z’yle…

“Ya Zil Kuvvetil Metin!..” Metin manasına, Farsça kuvvet. Bana kuvvet ver Allah’ım!  Allah’ım! Bana güç, kuvvet ver. Kendi işimi, kendim göreyim. Manası bu yani.

“Ya Rahmanil Müstağsin...” Sen her şeye Kadir’sin. Başkası ne işimi görecek. Kuvvet ver ki kendim göreyim.

“Ve Ya Huve Erhamerrahimin!..” Şimdi burada geçiyor. Çok ayette geçiyor. Allah’ım! Rabbena’da geçiyor. Çok ayette var. Huve erhamerrahimin. Ayet-el Kürsi’den geçiyor. Her yerden geçiyor bu. “Ya Huve Erhamerrahimin!” Geçtikçe, mümkünse; işiniz yoksa… Seri olarak çekin. Vaktiniz varsa, on, yirmi defa, otuz defa, yüz defaya kadar okuyabilirsiniz. “Ya Huve Erhamerrahimin!”

Ya Huve! Ya Metin! Diyor ki, hüsnüniyetle… “Ya Huve Erhamerrahimin” derse ve her sözünde, Ya Huve Erhamerrahimin dedikçe, Allah bir melek halk eder ona. Kıyamete kadar o melek, ona hizmet eder.” İşte Kur’ân. Ya Rahmanil Müstağsin. Ya Huve Erhamerrahimin. Geliyor o ayet. Peygamber Efendimizin sözü. Kıyamete kadar, ölünceye kadar; her, Ya Huve Erhamerrahimin demesinde… Allah bir melek halk eder. Biz görmeyiz. Bizim hizmetimize verir. Şeytanın şerrinden, nefsimizin şerrinden, düşmanın şerrinden, evin dahilindeki evlattan, karıdan, birbirisini muhafaza eder. Ya Huve Erhamerrahimin ile bitiyor.

“Ya Evvelil Evvelin, Ya Ahiril Ahirin, Ya Zil Kuvvetil Metin!”Kainâtı!.. Güç kuvveti sahibi Allah’ım! “Ya Huve Erhamerrahimin!” sonu.

Bunu bir yerden gördüm. Her içten gelen, aynı niyet ile her, Huve Erhamerrahimin’de, Allah bir melek halk eder. Kıyamete kadar, onların zahmetinde kalır. O insan! İnsan!..

Dolduralım. Kürre-i arz’ı melek ile dolduralım inşallah. Her birimiz, günde elli defa, yüz defa çeksek, Kürre-i arz’ı doldururuz. İnşallah, o niyet ile. O niyet ile. İş niyette.

 “Kızım Fatma! Gözümün nuru! Bunları çekersen, bu duayı böyle çekersen, Allah sana güç kuvvet verir. Melekler sana yardım eder. Kimseden kuvvet beklemezsin.”

O da elini tutuyor. Baba!.. İkisi yan yana oturmuş. Allah cümlemizi şefaatine nail etsin. Amin. O da tutuyor, elini öpüyor. O da elinden öpüyor. Peygamber Efendimiz öpüyor. “Hadi kızım. Güç kuvvet versin.” İmamı Hasan, İmamı Hüseyin’in de başını okşuyor. Dışarı çıkıveriyor. “Allah’ım sana emanet.”

 

Allah’a Emanet Olun

Bunu da unutmayın. Evden çıkarken, çoluk çocuğumuzu, ailemizi… Babanıza, ananıza.. “Allah’a ısmarladık. Allah’a emanet olun.” Ne güzel yahu! Selamun aleyküm! Aleykum selam! Evin içine girerken, selamla. Evin içinde hiç kimse bile olmasa. Anahtarı bükerken, açarsın eve girersin. Kimse yok ama. Esselamun aleyküm. Sanki evin içinde dolu insan var. Ve aleyna aleykümselam! Kendiniz verirsiniz, kendiniz alırsınız. Oturursunuz. Çıkarken, gene öyle inşallah. Evinde ailesiyle, hanımla oturuyor. Çocuklarla oturuyor. Kardeşiyle oturuyor. Evladıyla oturuyor. Kapıdan girerken, Esselamun aleyküm! Evin dahiline… Giderken, Allah’a emanet olun! Esselamun aleykum! Bunları kullanalım inşallah.

“Ya Bediüs Semâvatı Vel Ard. Ya Zülcelâli Vel İkram. Ecirni Minennar. Ecirni Minennar. Ecirni Minennar. Ya Aziz, Ya Kerim, Ya Rahman, Ya Rahim, Ecirni Minel Azabil Elîm.”

Selim! Sen bir kitap çıkarmıştın.

“Bunların ikisini de koydum. Evet efendim.”

Oku yahu. Okuduğunu, tekrar oku. Ama iyi oku. Okuduğunu tekrar oku. Evet. İyi, iyi... Var mı  daha bitti mi?

“Var efendim.”

Gelecek Cuma getir de dağıtalım. Evde kalacağına ele gitsin. İyi mi? Çok dualar var orda. Allah’ın izniyle, Habib-i Ekrem’in yüzü hürmetine, müsâdesiyle birbirimizi aydınlatmak, muhabbet ile son nefese kadar devam etmek inşallah. Bu mevzular Allah’ın Resulü’nün ağzından çıktığı için, çok güzeldir.

Selim, o duayı aç da oku. Kaçıncı sayfada?

“Bismillahir Rahmanir Rahim.

Ya Hayyu Ya Kayyum, Ya Allah!

Ya Fettahu Ya Rezzaku, Ya Allah!

Ya Azizu Ya Hakimu, Ya Allah!

Ya Alimu Ya Veliyyu, Ya Allah!

Ya Latifu Ya Cebbaru, Ya Allah!”

Dur. Orda dur. Oraya kadar, doksan dokuz esmadan. Oraya girmiş. Ya Cebbar’a kadar. Doksan dokuz Esma’dan. Allah’ın ismidir. Şimdi oradan başlıyor. Bunu, buradan okuyacaksınız. Ötekileri ben ilave ettim.

“Ya Bediüs Semâvatı Vel Ard. Ya Zülcelâli Vel İkram. Ecirni Minennar. Ecirni Minennar. Ecirni Minennar. Ya Aziz, Ya Kerim, Ya Rahman, Ya Rahim, Ecirni Minel Azabil Elîm.”

Oradan başlayacaksınız. Dördü de gene esma.Ya Aziz, Ya Kerim, Ya Rahman, Ya Rahim! Esma.

“Ya Evvelil Evvelin, Ve Ya Ahiril Ahiriyn, Ve Ya Zülkuvvetil Metin, Ve Ya Rahmanil Müstağsiyn, Ve Ya Hüve Erhamer Rahimiyn.”

Şimdi Peygamber Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun), kızı ile bize bildirdi. Bir daha oku baştan. O dua buraya kadar. Yani, beş vakit namazda okunacak. Dualar, Cuma günü camide okunacak. Ben bunu, büyük bir adamdan gördüm de yazdım. Bunları… Ondan sonra, Peygamber Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun)’le kızı meselesi geliyor.

“Ya Evvelil Evvelin, Ve Ya Ahiril Ahiriyn, Ve Ya Zülkuvvetil Metin, Ve Ya Rahmanil Müstağsiyn, Ve Ya Hüve Erhamer Rahimiyn.”

 

Ya Hüve Erhamerrahimin!

Evet… Sonra, Ya Hüve Erhamerrahimin, Allahümme Rabbena’da geçer. Çok ayette geçer. Oraya geldiğiniz vakit, hiç olmazsa on defa, yirmi defa, Ya Hüve Erhamerrahimin! Böyle kalben... Ya Hüve Erhamerrahimin! Sen Erhamerrahimin’sin! Sen lütuf sahibisin! Sen ihsan sahibisin! Her şeyi Senden dileriz! Her şeyi senden dileriz... Her şeyi alırız, diye Ya Hüve Erhamerrahimin! Devam edelim. Ya Allah! Manasına, Allah’ının Rahmetini istiyoruz yani. Evet.

“Allahümme Salli Alâ Muhammedin Ve Alâ Âli Seyyidina Muhammed, Bi Adedi Külli Dâin Ve Devâin Ve Barik ve Sellim Aleyhi Ve Aleyhim Kesira.”

“Allahümme Salli Alâ Seyyidina Muhammedin Ve Alâ Ali Seyyidina Muhammed. Ve Alâ Seyyidina Cebrail Ve Mikail Ve İsrafil Ve Azrail, Ve Hameletil Arşi Ve Melâiketil Mukarrebine Ve Cemi Enbiyai Ve Evliyai Vel Mürseline Alâ Külli Ecmain.”

Salavat-ı Şerifler’in hepsi güzeldir. Ben size söyleyeyim. Çok mükâfatı da altında yazmış. Ayet olsun, ayet olsun, salatı selam olsun. Hepsini getirmişler, namazın içine koymuşlar. Allahümme salli, Allahümme barik. Beş vakit namazda okuyoruz elhamdülillah. Fazla da okuyabilirsiniz, namazdan sonra, namaz aralarında, fazla da okuyabilirsiniz. Mesela Allahumme salli, on defa, yüz defa okuyabilirsiniz. Allahümme barik’le beraber. Peygamber Efendimize (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun), aile efradına, evladına ve ümmetine ve anaları babaları külliyatına ve ervahlarına hediye edebilirsiniz. Okuyun yani. Bir şey aklımdaydı. Gelsin bakalım. İnşallah. Hele bir şey oku, aklıma gelir.

“Rabbena Âtina Fiddünya Haseneten Ve Fil Ahireti Haseneten Ve Kınâ Azaben Nar, Edhilnel Cennete Meal Ebrar, Ya Azizü Ya Gaffar, Ya Rabbel Âlemin.”

Amin. Burada çok işler var. Bu kitapta. Şimdi, Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ ali Seyyidina Muhammed. Demin geçti de okudu.

 

 

 

Hameletil Arşi

Ve alâ Seyyidina Cebrail ve Mikail ve İsrafil ve Azrail… Dört büyük melek geçiyor. İsmi meleklerin, hepinizin malumudur biraz. Ve Hameletil arşi… Yani, uzay âlemi, semâvatı, yedi kat gökler ve o kadar melekler var. Hameletil yani. Toptan, ne varsa… Hameletil arşi ve melâiketil  mükerrebine. Yani Kürre-i arz’a iniyoruz. Şimdi cemi Enbiya, Peygamberleri;  ve Evliya-i vel Mürseline, alâ külli ecmain. Semâvat’tan, melekler, ne varsa… Kürre-i arzdan, Peygamberleri, Velileri, Peygamberler’e, Allah’a inanan ve iman eden, hepsini bu salavatı şerifte topluyor.

Bir Salavat-ı Şerif, daha evvel okudu. Allahümme Salli Alâ Muhammedin Ve Alâ Âli Seyyidina Muhammed, Bi Adedi Külli Dâin Ve Devâin Ve Barik ve Sellim Aleyhi Ve Aleyhim Kesira.

Hemen… İnsan ile. Hayvanlar da mı dahil, dağ, toprak da mı dahil, denizler de mi dahil, yoksa on sekiz bin âlem de mi dahil? Onu Allah bilir. Bu insanı toplayacağız. Bi adedi külli!.. Külli… Ki, ne varsa. Bi adedi Külli dâin ve devâin ve barik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesira. Nakşiler bunu çok okuyorlar. Kısa zamanında; işi var. Namazı kıldı. Hemen kalkıp gidecek. Yoksa, dört tane arkadaş, cemaatle mi kılıyor? Kısa olarak; Bismillahirrahmanirrahim. İnnallahe ve melaiketehu yusalleiyne alennebiyy. Ya eyyühelleziyne amenu, sallu aleyhi ve sellimu teslimâ. Sadakallahülaziym. Allahümme Salli Alâ Muhammedin Ve Alâ Âli Seyyidina Muhammed, Bi Adedi Külli Dâin Ve Devâin Ve Barik ve Sellim Aleyhi Ve Aleyhim Kesira. Bir Haşr yerine geçiyor yani şimdi.

Bismillahirrahmanirrahim çekersen, innallahe… ayet oluyor. Bismillahirrahmanirrahim çekmezsen, salatı şerif oluyor. Bismillahirrahmanirrahim, ayet niyetiyle okursan, ayet olur. Bismillahirrahmanirrahim koymazsan, salatı şerif oluyor. Bismillahirrahmanirrahim çekmeden malumunuzdur. Her gün, her cuma günü okunur. Biz her gün, her vakit okuyalım inşallah. Bunlarda rahmet var. Evet… Evet…

“Diğer duaları okuyayım mı?”

Hadi oku. Bir, iki tane…

“Allah’ım, azabından rızana, affına, senden yine sana sığınıyorum. Sen kendini yücelttiğin gibi, ben seni yüceltemem.

Allah’ım, doğu ile batıyı birbirinden uzak tuttuğun gibi beni de günahlardan uzak tut.

Amin.

Allah’ım, sonunda küfür olmayan iman ve yakîn, dünya ve ahirette şerefini kazandıracak bir rahmet ihsan et.

Allah’ım, bize bizimle günahlarımız arasında engel meydana getiren bir korku, cennete ulaştıracak bir itaat, dünya musibetlerini kolaylaştıracak bir inanç ver.

Allah’ım, hayatımı her türlü hayrın artmasına, ölümümü her türlü kötülükten kurtuluşa vesile kıl.

Allah’ım, korkmayan kalpten, kabul edilmeyen duadan, doyma­yan nefsten, fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.

Allah’ım, bizleri hidayette olan ve hidayete ulaştıranlardan eyle.

Erzele (boşa geçen) ömürden, cimrilikten, fakirlikten sana sığınırım.

Sana ibadet etmede, sana şükretmede, seni zikretmede bizlere yardımcı ol.

Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizleri de affet.

Amin! Amin!..

Peygamber Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun)’in, bizim için yaptığı özel duası. Bunu çok dağıttım. Böyle tek yaprağa, basa basa, çok dağıttık. Bundan gene var zannederim.

-Ey evvellerin evveli, ey ahirlerin ahiri, ey sağlam kuvvet ve güç sahibi, ey yardım talep edenlerin rahmanı, ey merhametlilerin merhametlisi, ey semâların ve göklerin benzersiz mucidi, ey Celâl ve ikram sahibi, beni ateşten koru.

-Amin!

-Ey Aziz, ey Kerim, Rahman ve Rahim olan Allahım, beni şedit azaptan kurtar.

Ya! Allah cümlemizi korusun. Amin.

 

Allah’ım!

Lütfet ki gittiğimiz her yere barış götürelim;

Bölücü değil, bağdaştırıcı, birleştirici olabilelim.

Nefret olan yere sevgi,

Yaralanma olan yere affedicilik,

Kuşku olan yere inanç,

Ümitsizlik olan yere ümit,

Karanlık olan yere aydınlık

Ve üzüntü olan yere sevinç saçıcı olmayı bize lütfet.

 

Allah’ım!

Kusurları gören değil, kusurları örtenlerden;

Teselli arayanlardan değil, teselli edenlerden;

Anlayış bekleyenlerden değil, anlayış gösterenlerden;

Yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil,

Sevenlerden olmamıza yardım et.

Yağmur gibi hiçbir şey ayırdetmeyip

Aktığı her yere canlılık bahşedenlerden,

Güneş gibi hiç bir şey ayırdetmeyip

Işığıyla tüm varlıkları aydınlatanlardan,

Toprak gibi herşey üstüne bastığı halde

Hiçbir şeyini esirgemeyip

Nimetlerini herkese verenlerden,

Ve gece gibi bütün ayıpları sarıp örten,

Âlemin dinlenmesine imkân hazırlayanlardan olmayı

Bize lütfet.

Alan değil veren ellerin,

Affedici olduğu için affedilenlerin,

Hak ile doğan,

Hak ile yaşayan ve Hak ile ölenlerin

Ve sonsuz yaşamda yeniden doğanların

Safına katılmayı bizlere nasip eyle.

 

Dört Kutup’tan Birisini

Amin. Çok güzeldir bu dua. Bu dört kutuptan birisini alalım. Yağmur gibi, su, güneş, toprak, gece. Ahlâk yani… Birisini alırsak… Bütün ahlâkları düzelir inşallah.

Ta Hz. Âdem’i halk etmeden evvel, bu dördü. İnsanlar için, Nebi’ler için, Hz. Fahri Kainât Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) için bu düzeni kurdu. Elhamdülillah Kur’an’dan geçiyor. Hepiniz okuyorsunuz. Hem Evvel’idir, hem Ahir’dir. Hem Zahir’dir, hem Batın’dır. Bu dört kutubu muazzaman düzeltti. Güzel bir Kürre-i arz’da, sıfıra halk etti.

Ondan sonra, Âdem’i çamurdan, melekler vasıtasıyla yoğurdu.Cenab-ı Hak ruhu verdi. Bu kainâtı, yeri ve semâvatı, sırf sizin için yaptı. İnsan için yaptı. O, Allah’ın Resulü için yaptı. Kur’ân’da ayetle geçiyor. Kuds-i Hadis’te geçiyor elhamdülillah. Hepiniz biliyorsunuz.

Kürre-i arz, semâvat, uzay âlemi. Kimin için yapmış? İnsan için yapmış Allah. Çünkü… Allah bilir. Bildirecek. Ne yazık ki insandır. Burada bir mevzu geçti de… Bir insan söyledi. Şimdi zaman oraya geçti. İnsan için yapmış, bak. On sekiz bin âlem geçiyor Kur’an’da. Ama bu külliyatı, bu semâvatı hep insan için. Hep insan için!..

Buradan çıkarsınız Kayseri’ye gidiyorsunuz. Fakat ileri gittikten sonra, dört yol ayrılıyor. Hangi yolun, Kayseri’ye gittiğini bilmiyorsunuz? Denizdeki hayvanın en büyüğü dedim. Balıktır. Ama balık denizde. Fil geliyor. O büyük kilolu, fil geliyor. Filler, aslanlar, öküzler, atlar. Her çeşitten hayvan var. Yayılmış, otluyor. Fakat bu yolu soracaksın? Kayseri’ye giden yolu soracaksın. Bir grup vardır... Misal bu, geldi yani. Şimdi oraya tesadüf ettikçe. Onun için aklıma geldi. Bu hayvanlardan, hangisinden soracaksın? Düşündüler. Acaba filden mi soralım, aslandan mı? Düşündüler. Soralım.

 

Çobanı Arayalım

Düşünmeyin yahu! Çobanı arayın, hiçbirisi size yol gösteremez. O kadar çeşitli hayvanattan, size yol gösteren olmaz. Çobanı arayın. Çobanı! Yolu sormak için, o kadar hayvanat varken, çobanı arayacağız. Bulacağız. Çobandan yolu soracağız. Bu yollarda neresi? Kayseri’ye gitmek istiyorum. Ama o kadar hayvan. Şimdi oraya temas ettik.

Allah her şeyi yarattı. Ama insan için yarattı. İnsan külliyatı. İnsan için. Buradaki, bahsettiği kıymeti bilin. İnsanlığın kıymeti bilin. İnsanlığın kıymetini bilin. Ya!...

Size bir vasiyetim var. Ben çok yaptım, siz yapmayın. Ben çocuklara, kıza kızarken, ama sonra bu hadisi gördüm. Bu akla geldim. Mümkün mertebe, kızdığınız vakit, çocuklarına, şuna buna, bir düşmanına, suratına gözüne, bir şey vurmayın. Burası (başı göstererek) çok mukaddestir. İnsana verilmiştir. Şimdiye kadar bilmiyordunuz. Vuruyordunuz. Şimdi vurmayın. Çocuğa bir şamar vuracaksınız. Şamar vurmayın. Şöyle ya bir kulağından, ya bir taraftan sıkıştırıverin. Bir cimcik atın. Bir iğne batırın, o şamardan ondan hayırlıdır.... Daha sevap. İyi mi? İyi ki geldi bu. Çok dikkat edin. Elinize hakim olun. Dilinize hakim olun. Gözünüze hakim olun. Külliyat, kainât, insan için. İnsan için yaratılmış. Şu insanlık kıymetini bilelim. Ak bir yüzle, Muhammedî olarak. “Lâ ilahe illallah, Muhammeden Resulullah!” elimizdeki diploma, herbirimizin maddî âleminden. Elhamdülillah, İslam’dır diyor. Hüviyet cüzdanında, İslâm geçer. Buna şükredelim. Ak bir yüzle, Cenab-ı Hakk’a varalım. Sorduğu suali, sırat köprüsünden geçelim inşallah. Hepimize. Kim bir Haşr okuyacak? Murtaza okuyabilir misin? Senin sesin kalındır. Bir şeyler oku. Ya Allah!

 

“Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim...”

Şeytanın şerrinden Sana sığınırım, diyor.

“Bismillahirrahmanirrahim

Huvallahüllezi lâ ilahe illâ Hu.

Alimül gaybü veş şehadeh

Huver Rahmanir Rahim.

Huvallahüllezi lâ ilahe illâ Hu

El Melikül, Kuddüsüs, Selâmül, Müminül,

Müheyminül, Azizül, Cebbarül, Mütekebbir;

Sübhanallahi amma yüşrikun.

Huvallahül Halikül, Bariül, Musavviru, lehül Esmaül Hüsna;

Yusebbihu lehu ma fissemâvati vel ard,

Ve Huvel Azizül Hakîm.

Huvel Evvelü, vel Ahirü, vez Zahirü, vel Bâtınü,

Ve Huve alâ külli şeyin Alîm.

Amenna ve Saddakna.

 

Biz Sizi Çok Seviyoruz

Allah! Allah çok Aziz’dir. Çok güzeldir. Diyor ki: “Ben!” Çok Aziz, çok güzel. “Aziz olan İsmi’mi getirenleri, onları da çok severim.” diyor. “Biz!” diyor. Cenab-ı Hak çocuklara, arslanlara, “Biz sizi zikrediyoruz. Sizler de!.. Bizi çok zikredin.”

Lillahil Fatiha.

“Biz sizi çok seviyoruz, sizler de... Gece gündüz, yemeden, içmeden Bizi sevin, Bizi çok sevin.”

“Biz sizi çok seviyoruz. Sizler de; Bizi çok sevin. Biz, sizi zikrediyoruz. Sizlersiniz, Bizi çok zikredin.”

Allah, bu nimetleri hep insana vermiş. Şu insanlığımızın seviyesini, hayvan seviyesinde bırakmayalım. Hayvan seviyesinde bırakmayalım. İnsanlığı, daha iyi insanlığa yükseltelim. İnsanlığı arayalım.

Birbirimize merhamet edelim. Birbirimize yardım edelim. Memleketimize, milletimize dua edelim. Onlar da sıhhat bulsunlar. Akl-ı selim, Kalb-i selim sahibi olsunlar.

Allah hepinizden razı olsun. Allah kabul etsin. Ümmet-i Muhammedin bütün münacatlarını, Cuma günü yüzü hürmetine, kabul etsin. Amin.

Bizi ahkâm-ı Muhammedî’den, ahlâk-ı Muhammedî’den, rıza-i Muhammedî’den, kuvvet-i, kudret-î Muhammedî’den, ilm-î Muhammedi’den, ne varsa O’ndan ayırmasın. Amin. O’nunla geldik, O’nunla gidelim inşallah. Şefaatiyle, Cemâliyle müşerref kılsın.

Biraz da gayret edelim. Hiç olmazsa, bir rüya âleminde görelim inşallah. Amin. İyi mi? Ya Allah! Kalkalım. Hadi, güle güle. Allah bağışlasın, sizi de bize bağışlasın. Bundan sonra Allah’a emanet olun.

Allah’ın salat-ı selâmı hepinizin üzerine olsun. Allah hepinizi bahtiyar, Evliya etsin inşallah. Her birinizin arkasına, bir milyon insan düşsün.Her birisi bir milyonu, bin kişiyi, yüz bin kişiyi idare etsin inşallah. Ya! Ahlâk-ı Muhammedî’yle, Muhammedî olarak. Siz Muhammedîyete dayandıktan sonra, korkmayın! Korkmayın, Allah size güç kuvvet verir. Korkmayın!

Esselatu ves selâmu aleyke, ya Resulullah! Yolda giderken söyleyin, yatarken uyuyana kadar söyleyin.

Esselatu ves selâmu aleyke, ya Habiballah! Esselatu ves selâmu aleyke, ya Seyyidina Evvelina ve Ahirina.

Bak, buradan ne çıkıyor? İşte, hep bunun üzerine konuştuk. Ya Seyyidina Evveline vel Ahirin. Zahiri ve Batını; ne ile? Allah’ının kuvvetiyle. Kulunu Nebi, Nebi edenin kuvvetiyle. Hem Evvel’dir, hem Ahir’dir, hem Zahir’dir. O Kürre-i arz’ı, semâvatı, uzay âlemini, Samanyolu’nu, denizden bir zerreye kadar, hep O’nun yüzü hürmetine… Hepiniz, O’nun yüzü hürmetine istifade ediyoruz. İnşallah. İlim ile, irfan ile, ahlâk ile istifade edelim. Gece ve gündüz, ayağının altına yüzümüzü sürelim.

Mevlâna Hazretleri, Mesnevi içinde... Mevlâna kitabı varmış, Mesnevi varmış demeyin. Hepsi, Allah’ın Resulü’nün sözüdür. Sözündür. O’nun bastığı yerin, toprağıyız. Amin. Öyle olun inşallah. Ahlâk. Öyle olun inşallah. Bastığı yerin toprağıyız inşallah... 

Ne güzel biliyor musun? Bir saat burada oturmuşuz. Daha elim ısınmamış. Siz de benim gibi, hasta olmayın. Sıhhat ile devam edin.

Gençler, bak ne diyorum? Hepiniz on kişi, yüz kişi, bin kişi, bir milyonu arkanıza düşürün. Neyine? Peygamberine. Ne ile? Allah ile. Peygamber ahlâkı. Binlerce kişi arkanıza düşürün. Öyle gidin öbür âleme. Allah’a emanet olun. Göreyim sizi bak! Göreyim sizi, göreyim. Bir şey söylemiştim. Hani haram lokma, haram şehvet. En çok… Korkmayın iyi mi? Allah size, dedim. Allah size verir. Her birisinin Hakk’ında, yüz bin kişi düşürün. Hem kendine ziyan etme.

Benim en büyük reyim, tarikatım, buradan yukarıyı; gözü, kulağı, dili haramdan koruyacaksın. Şeriatı da muhafaza edin. Hepsi sizin kardeşleriniz, bacılarınız.

Bu iki noktayı kim tutarsa, dedim ki gelsin, evliyalık takkesini taksın. Daha ne istiyorsunuz yahu? Arkadaşlarına da söyle. Evliya olmak istiyor musun? Şu ikisine tabi ol.

Hadi güle güle. Selâmet ile, rahmet ile, rızasıyla, lütfuyla, ihsanıyla!... Hiç esirgemeyin.

Gelirken, gelecek Cuma, öbür Cuma… Neydi? Lâ ilahe illallah, Muhammeden Resulullah. Demek ki ben de, Salih kulum.

Hadi bakalım. Bir an evvel. Bir an evvel…İnşallah.

 4 Nisan 1997 Cuma