17.SOHBET: PEYGAMBER EFENDİMİZ ve HZ.FATIMA

17.SOHBET: PEYGAMBER EFENDİMİZ ve HZ.FATIMA

Esselatu vesselâmu aleyke Ya Habiballah!

Esselatu vesselâmu aleyke Ya Nebiyallah! 

Esselatu vesselâmu aleyke ya Seyyidina Evveline vel Ahirin!

 

Oturun. Geçin, oraya oturun. Genişlensin burası.

Hoşgeldiniz. Safalar getirdiniz. Safalar içinden olasınız.

Doğuştan!

Doğuştan hepimiz, Muhammedî geldik Elhamdülillah!

Giderken, gene Muhammedî gidelim inşallah!

Efendim, Muhammedî’ye!.. Muhammed’e!

Allah, insanları çok sevmiş. Çok sevmiş.

Bunlara çok söyledim. Cuma günü…

Vema erselnake illâ rahmetellil âlemin.

Bu duadan okuyorum yine. Hangi âyetlerde bunlar?

“Sure-i Enbiya’nın sonu Efendim. Yüz yedinci ayet.”

Âyet... O âyet.

 

 

Nefsim İçin Hiç Kimseye Emretmemişim

Benim öğrendiğim; Vema erselnake, illâ rahmetellil âlemin. Enbiya/107 (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.  Ya Evvelil Evvelin, Ya Bediüs Semâvati vel Ard. Ya ZülCelâli Vel İkram, Ecirni minennar. Ya Aziz, Ya Kerim, Ya Rahman, Ya Rahim, neccini minel azâbil elim!

Bu, hangi âyette? Evet…

Diyor ki: “Cuma günü, işte duadan okunursa, çok fayda eder.” Bunun arkasından da. Bunu bir daha söyledim. Hz. Fahri Kâinat Efendimiz, gözümüzün nuru, kalbimizin sürûru, bir kuşluk vakti, kızı Hz. Fatma validemiz, yaylaya gitmiş.

Burayı iyi dinleyin. Bu çok lazım.

Bakmış, küçük çocuklar, İmam-ı Hasan, İmam-ı Hüseyin’le oynuyorlar. Hz. Fatma da arpayı el değirmeninde çekiyor. Arpa. Arpa çok kuvvetlidir.

Daha el değirmeninde arpa ezilmemiş. İşte o kadar olmuş. Elde zor çekiliyor, biliyor musun? Hz. Fatıma Zehra Validemiz de zayıflamış, iki çocuk var. Oruçlar var. Var, var. Şimdi, babayla kız hasbıhal oluyor.

Siz de olun. Evladına, hepsiyle hasbıhal olun. Evlatları ziyaret edin. Eğer erkek, eğer kız. Haftada, ayda, yılda. Uzak olanına. Yakın olana her gün gidin. Ziyaret edin. Onların kederini alın. Onlarla hasbıhal olun. Hatırını sorun onların.

Hz. Fatıma. Bey gitmiş, bu vaziyette. Böyle görmüş. Haline bakmış, iki çocuk elde.

“Babacığım! Elini, ayağını öperim. Benim halimi görüyor musun?”

“Görüyorum kızım. Görüyorum, görüyorum.”

O vakit, Medine’de.  Mekke’den gelenler, Medine’de birikmişler. Hepsi aç, susuz. Çırçıplak. Mescidin etrafı dolu.

“Sana bir ricam var. Babacığım.”

Bu çok mühimdir, dikkat edin!

“Buyur kızım.” diyor.

“Benim halimi gördün. Sen muhacirlerden, hısım akrabalara, birine emretsen. Gelse de şu el değirmenini çevirse. Allah ne vermişse, karnını doyursak, gitse. Olmaz mı babacığım?” diyor.

Ve gözyaşıyla bunu söylüyor. Hz. Fatıma, Babasına. Ve O da, ikinci gözyaşı. Baba merhameti, baba şefkati.

Onun için, sık sık kızlarınızı ziyaret edin. Sık sık, kız kardeşlerinizi ziyaret edin. Sık sık, anayı, babayı ziyaret edin. Hem arzuyla, gözyaşıyla. Arzuyla.

“Bitti mi kızım Fatma?”

“Evet, Babacığım. Bana bir yardım etsen iyi olur.”

Birisine söyleyecek. Benim bu el değirmenini çevirecek. Allah ne vermişse, karnını da doyuracak, gidecek.

“Benim canım kızım.” diyor. “Ben şimdiye kadar…”

Bak, dikkat!

“Ben şimdiye kadar, nefsim için, hiç kimseye emir etmemişim.”

Ya!

“Bu nefsim için oluyor. Birisinin, Hz. Fatıma’ya gelip. El değirmenini çevirmesini… O emir oluyor. Yani nefsim için, iş için, emir oluyor. Sen kusuruma bakma.” diyor.

Burası da mühimdir.

“Sana bir dua vereceğim.” diyor. “Allah sana, o gücü kuvveti versin. Sen, çocuğunu kendin, kendi işini kendin becer.” diyor.

“Peki babacığım.” Deyip, çekiliyor. Boyuna, hem konuşuyor, hem hizmet.

“Bismillahirrahmanirrahim.” Peygamber Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun), şimdi kızına söylüyor.

Peygamber Efendimiz (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun), Hz. Fatıma’ya öğretiyor. Şimdi siz de öğrenin.

 

“Bismillahirrahmanirrahim. Ya Evvelil Evvelin, Ya Ahiril Ahirin, ve Ya Zilkuvvetil Metin.”

Burada İsm-i Celâl geçiyor. İsm-i Celâl! Doksan dokuz esmada, Metin ismi geçiyor. Ve Ya Zilkuvvetil Metin! Yani, bana güç, kuvvet ver Allah’ım!

“Ve Ya Zil Kuvvetil Metin, ya Hüve Erhamer Rahimin!”

Dur... Baştan, yine başlayalım.                                                         

“Ya Evvelil Evvelin, ve Ya Ahirül Ahirin, ve Ya Zilkuvvetil Metin, ve Ya Rahmanil Müstağsin!”

Hah! Rahman sıfatına, ne varsa;

“Rahmanil Müstağsin! Ve Ya Hüve Erhamer Rahimin.”

Elini kaldırıyor, dua ediyor.

 

Allah cümlemize, Şefaatine, Cemâline, Kemâline müşerref etsin. Âmin.

Biz hem maddi, hem manevi, hem dünyadan, hem ahiretten; rüya âleminden hiç olmazsa, Cemâlini görelim yahu! Etme, ayağının altındaki türab olalım.

“Kızım.” diyor. “Bunu sık sık, sabah üç defa, öğle üç defa, akşam üç defa.” diyor. “Allah, gücü kuvveti sana verir. Sen, nasıl iş yaptığını bilmezsin.”

Biz hepimiz, telâşat içindeyiz. Hepimiz de bunu çekelim. Kendi halimize, kendi ahvalimize, kendi nefsimize, kendi zor işlerimize, kendi borcumuza, kendi harcımıza, kendi derdi halimize, kendi ahbap arkadaşımıza, her şey için çekelim bunu.

Ya Evvelil Evvelin, Ya Ahirül Ahirin, Ya Zilkuvvetil Metin, Ya Rahmanil Müstağsin, Ya Hüve Erhamer Rahimin. Allah’ım! Hüve Erhamer Rahimin!

İnşallah! Birbirinizden öğrenin.

Allahümme! Rabbena atina fiddünya haseneten ve kına azabennar, bi rahmetike ya Erhamer Rahimin.

Bunu okursan eğer üzerine, kaç defa? Birahmetike ya Erhamer Rahimin. Hadis-i  kudside diyor. Cenab-ı Allah, bir melek halk eder. Her bir söylemede. Bi rahmetike ya Erhamer Rahimiyn. Bir melek halk eder. Bu melekler, kıyamete kadar, senin için, tövbe istiğfar eder. Çok var. Cömert. Çok var. Çok var. Alana cömert. O! Değil mi?

Alana, yiyene, aşk olsun!

 

En Büyük Dua

Burada, bak ne yazıyor. Allah yazıyor. Bunu çok söyleyelim. Oldu mu? İnşallah.

Birbirimize en büyük iltifat, en büyük dua: “Allah sizden razı olsun.”

En büyük dua. En büyük iltifat. “Allah sizden razı olsun.”

En büyük emanet yine. Dua. Çoluğuna, çocuğuna, arkadaşına.

Aileden, evden birbirisinden ayrılırsın, yine: “Allah’a emanet ol.”

Hah! Bu da çok mühim. Allah razı olsun. Allah’a emanet ol.

Biri de nefsiyle size çatar, ya evin içinde, ya ana, ya baba, ya hanım, ya çocuk çatar size. Dışarıda, sokakta, biri çatar size. Olmadığını yapar. Çok da sıkılırsın. Hemen vurmak istedin.

Ah kardeşim, ah anam, ah evladım, her neyse karşıdaki. “Bismillahirrahmanirrahim, lâ havle, ve lâ kuvvete, illâ billahil aliyyül azim. Allah sana akıl versin. Ya hu! Ya hu!”

Hah! “Allah, senden razı olsun.” O düşmana alıp bıçağı, sokacak yerde, “Allah senden razı olsun.”

Bundan yüz sene kadar önce.  Yemen’den, civardan bilenlerden vardı. Arabistan’da, bıçak dedim de, iki kişi dövüşüyor. Bıçak bıçağa, tabanca. Birisi de rast geliyor. Kavga ediyorlar. Birbirini öldürecekler.

Salli alâ Muhammed! Üç defa. Öteki bıçağı bırakıyor. Yaralar içinde.

Siz de birbirinize söyleyin. Birisi, evin içinde hanım, size kızar. Salli alâ Muhammed! Baba kızarsa, Salli alâ Muhammed! Kardeş kızarsa, Salli alâ Muhammed!

Peygamber Efendimiz’e (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun) devamlı, Salât-ı Selâm getirmek.

Salli alâ Muhammed!  Salli alâ Resûlüna Muhammed! Peygamber!

Bilene, görene, verene, yiyene, içene. Ne güzel!

Allah birbirimize, Muhammedî olarak, Muhammedî olarak, birbirimizden ayırmasın. Âmin.

Bizi O Şefaat-i Muhammedî’ye nail etsin. Cemâli, Kemâli rahmetine müşerref etsin.

O Kur’ân-ı Azimüşşan’ı, içimizden, evimizden, kabirlerimizden, dışımızdan, Türkiyemiz’den, nerede varsa Kur’ân, O’nu kaldırmasın. Çok  bilinsin. Rafta kalmasın. Okumadan rafta kalıyor. Ya. Rafta kalmasın, eli üzerine gelsin. Eli üzerine okunsun.

Allah cümlemizi, O’nun feyzi bereketinden mahrum bırakmasın. Âmin. Ya Rabbim! Allah’a ve Allah’ın Resûlüne, Kur’ân-ı Azimüşşan’a, hadis-i şerifine, yani Muhammediyet nerede varsa, oraya. Boş bırakmayalım. İyi mi?

Hacı diyor ki, birisi bir hatim duası okumuş. Yani Kur’ân’ı okumuş. Hatim duası. Bursa’dan birisi havale etmiş. Hepinize. Ceddinize, Enbiyayı Mürseline, Evliyayı Sadıkına, bütün ümmet-i Muhammed’e olsun. Evveline ve ahirine, zahirde olana, sıhhat ve selâmetimize olsun. Âmin. Allah cümlemize nasip etsin.   

Kısa kesiver. Hatim duası, öyle havale etmiş. O, bir âmâ hafız var ya. Bir hatim duası gönderelim. Kısa, kısa.

-(Hatim duası okunuyor.)

 

Bin Dört Yüz Küsür Sene Yaşında

Allah rızası için, geçmiş Kurban Bayram-ı Şerifimizi… Birbirinden oraya geldi. Bin dört yüz küsür senedir, bizim bayramımızdır. Elhamdülillah! Daha on bin sene devam etsin inşallah. Allah’ın varlığına, birliğine, Habib-i Kibriya’nın rahmeti rızasına, namütenahi devam etsin. Âmin. Bugünkü Cuma günüyle beraber, hepsine kutlu ve mübarek olsun. Bütün ümmet-i Muhammed’e, bütün insanlık âlemine, Allah rızası için, lillahil Fatiha!

Allah razı olsun. Hepinizden. Habib-i Ekrem’in Şefaatine, Cemâline nail etsin.

Geçirdiğimiz Bayram, ve iki, Kurban Bayramı. Ramazan Bayram-ı Şerifleri kaç yaşında? Bin dört yüz küsür sene yaşındadır. Elhamdülillah! 

Biz, birbirinin arkasında… Yok! Çok eski. O bayramların muhabbetini, rahmeti rızasını, lütfu ihsanını, cümlemizin gönlüne, kalbine ihsan etsin. Âmin. Allah cümlemize, akl-ı selim, kalb-i selim ihsan etsin. Sıhhat ile, selâmet ile, bol rızık bereketiyle, sıhhati ömrüyle, bütün ümmet-i Muhammed’e ve ümmet-i Muhammed’e dâhil olmayanlara, onlara da nasip etsin, tekrar etmeye nasip kısmet etsin. Allah rızası için, lillahil Fatiha.

Bizden evvel, ümmet-i Muhammed’e ve sizler. Bak! Birbirinize söyleşiyorsunuz, hal, ahval olarak. Kiminin işi var, kiminin gücü var, kiminin memuriyeti var, kimini daire bekliyor. Allah cümlemizin, hayrı ihsanını kabul etsin. Âmin. Hepinize tekrarını nasip etsin. 

Allah’a emanet olun. Bir şey varsa söyleyin, iyi mi?

Siz de Allah’a emanet olun.

Zahir, batın, sorulacak bir şey varsa, söyleyin.

Ondan sonra, yavaş, yavaş. Ayakkabıları yanlış giymeyelim! Çıkalım, gidelim.

Selâm. Aleyküm Selâm. Çok selâm, hürmetler.

 

Tekbiri Çok Sevin

Hadi, güle güle. Hadi.

Kadirî yüzü hürmetine, Hz. Pirin yüzü hürmetine!

Allahu Ekber, Allahu Ekber, lâ ilâhe illallahu, vallahu ekber, Allahu Ekber, velillahilhamd!

Cenab-ı Hakka hamdü senâ olsun. İyi günler olsun. Allah tekrarına erdirsin. Tekbiri çok getirin. Size vasiyetim. Salât-ı şerifi nasıl seviyorsunuz, tekbiri de öyle sevin.

Allahu Ekber, Allahu Ekber, lâ ilâhe illallahu vallahu ekber, Allahu Ekber, velillahilhamd. Bir defa çekmede, on bir Cenab-ı Hakk’ın ism-i şerifi geçiyor. Hu! Esması çok geçiyor.

Selâm. Tekbiri terk etmeyin. Günde hiç olmazsa beş, on. Yüze kadar çekin.

Yüz tane çekersen ne olur? Bin esma çekmiş olursun.

Sonra, birçokları da namaz için. Yani en çok sıkışan, namazdan şaşıran, işi münakaşaya giden, işi olmayan, bir işi var, Allah için üzerine duruyor. Felakete uğruyor. Olmayan, O’na. Kelime-i Şahadet çok getirin. O Kelime-i Şahadet, hem içini, hem dışını düzeltiyor. Çünkü ilk basamaktır.

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!

Sıkıldın mı? Bunu çok oku. Bir şey unuttun mu? Hemen buna devam edin. Aklından gelir. Gelmedi. Bismillahirrahmanirrahim, devam edin. Unuttuğunuz aklınıza gelir. İyi mi? Kelime-i Şahadete devam!

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!

İlahi ente maksudi ve rızaike matlubi!

 

Allah tekrarına erdirsin. Selâm.

İki Cumanız mübarek olsun. Allah, gücü kuvveti versin. Salât-ı selâm, sizin üzerinize olsun. Bütün ümmet-i Muhammed’in üzerine olsun.

Hadi bakalım.

Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed.

Allah büyük! Yaramayan, nefsanî, düşman, şeytan şerrinden korusun. Cümlemizi!

Hadi bakalım. Allah seninle beraber, merak etme. Hadi bakalım. Aleyküm Selâm. Kâinatına selâm!

Esselatu vesselâmu aleyke ya Resûlallah,      

Esselatu vesselâmu aleyke ya Habiballah,

Esselatu vesselâmu aleyke ya Seyyidina Evveline vel Ahirin,

Esselatu vesselâmu aleyke ya Nurul Arşılazim!

Hadi! Gençleri çokça toplayın, getirin. Gençler, gençler! Hadi bakalım gençler.

Şükür Allah! Sana hamdü senâ olsun. Hamdü senâ olsun! Yarabbim!

Allah, hepinizin, üstün mükâfatını versin. İyi mi? Selâmetle, hadi bakalım. İyi günlerle.

 

3 Mayıs 1996, Cuma