29.SOHBET: KENZ-İ ARŞ DUASI
29.SOHBET: KENZ-İ ARŞ DUASI
Selamun Aleyküm.
Esselatu vesselamu aleyke Ya Resulullah,
Esselatu vesselamu aleyke Ya Habiballah,
Esselatu vesselamu aleyke Ya Nebiyallah!
Safalar getirdiniz. Safalar içinden olasınız.
Allah’ı Bilin
Allah ve Allah’ın Resulü’nün size bahşettiği… Buna her vakit, iki bayram diyoruz. Birisi gece gitti. Gündüzü aynı, Cuma’dır. İki bayramınız kutlu olsun. Âmin.
Bütün ümmeti Muhammed’e, bütün insanlık âlemine, Allah sıhhat selâmetine, inancına, iman ile tekrar etsin inşallah. Âmin.
Sizi de bugünlerle, bu halle, ecdadımızla, ta Hz. Âdem’e kadar. Hz. Âdem’den bugüne kadar… Bütün yerde, gökte ne varsa… Muhammedîyet’te size helâl kılmışsa, bu da kutlu olsun. Mübarek olsun. Yiyin, için, Allah’ı bilin. İyi mi? Yatın, kalkın, uyuyun. Allah’ı bilin. Allah’sız yaşamak iyi değil.
Dünyayı ile Ukbayı Karıştırmayalım
Şimdi bir çay verdiler size. “Aman çayı içme. Ayran var. Biraz da ayran ilave edelim.” derlerse… İçen bilir. İçmeyen? Hadi koy diye; ne çaydan tat alır, ne ayrandan. Ne çay içilir, ne ayran. Ama, ayrı ayrı ikisi de içilir. Çay da içilir. Ayran da içilir.
Şimdi… Dünyayla ukbayı birbirine karıştırdığımız için, bir şey öğrenemeyiz. Birisi... Hangisi? Allah Resulü’nün bize vaad ettiğini, tembih ettiğini… Onu tutalım! Onu tutalım…
Öteki de bize lazım. Dünyamız bize lazım. Bizim bineğimizdir dünyamız. Niyetli olan, niyetine devam etsin. Niyette olmayan çayını içsin. Kalanı da bana verin. Hepsinin yüzü hürmetine. Yiyin için, Allah’a şükredin. Allah’a şükredin.
Namazda
Siz yine unuttunuz. Allah unutturmasın. Hepinize!..
Allahu ekber! Rükûya. Suphane rabbiyel azim.
Bunu mümkünse, üçten, beşten, yediye çıkarın. Yani Suphane rabbiyel azim’i… Rükûya…
Tek başınıza kılıyorsanız... İmamla yetiştiremezsiniz. Tek başına kılarken üç, beş, yediye çıkar.
Bir de secdeye, Suphane rabbiyel alâ. Alâ’sın Allah’ım! O kadar Alâ’sın ki, biz bilmeyiz. Sen bilirsin. Ya!..
Biz ne bilelim? O bildirirse biliriz. Onu da...
Birinci rekâtta, Allahu Ekber! Secdede yani… Gene Suphane rabbil alâ’yı üç, beş, yedi’ye kadar okuyabiliriz inşallah.
İmam olursak hele bir de. İnşallah. Aramızda var, daha gençler.
Suphaneke’yi okumadan Fatiha’yı bitiriyor. Allahu Ekber! Secdeye. Tek başına.
Bunu dinleyin... Bilmeyen birisine verin. Bunu da. Sizde kalsın.
İlaveyi, başını oku yeter. Sonra iki dua ilave ettik. Ona, bir kaside-i şerif ilave ettik. Onun önünde…
İyi dinleyin. İyi okuyun. İnşallah hepinize vereceğim.
“Kenzül Arş, Arş hazinesi demektir. Rivayet olunur ki, Hazreti Resulü Ekrem ve Nebiyyi Muhterem Sallallahu Teâlâ Aleyhi Vessellem, bir gün oturmuş. Ashab-ı Kiram’ına nasihat buyuruyorlardı. Cebrail Aleyhisselam gelerek dedi ki;
“Ya Muhammed, Allahu Teâlâ sana selam etti ve bu duayı sana hediye gönderdi. Senden evvel gelen peygamberlere vermedi. Ümmetinden her kim bu duayı pak itikad ile üzerinde taşısa, ona yeryüzünde yırtıcı canavarlardan zarar erişmez. Her kim bu Kenzül Arş’ı hürmetle okusa ve üstünde taşısa, Resulü Ekrem Efendimizi rüyasında görür.”
O, Daima Diridir!
Âmin. Cümlemize inşallah. Görelim… Hem olduğu gibi görelim, hem de şefaatine nail olalım inşallah. Yakasına yapışalım!
Bir şey söyleyeceğim. Kusuruma bakmayın. Bir mâna âleminde… Aynısı!.. Birisi beni götürdü… Bir tepenin başında… Götürdü, elini öptüm. Yakasını bırakmayalım, dedim de ondan aklıma geldi. Sureyi bana verdi. Ben de elini öptüm. Ona razı olmadım. Bir de ayağından öpeyim dedim.
Arkamdaki, beni götüren: “Yok, yok.” dedi. “O kadar ileri gitme.” Aynı böyle!..
Siz de ileri gitmeyin. Yani inşallah. Ona ölü demeyin, iyi mi? “Peygamber Efendimiz ölmüş.” Yok!.. Dünyayı değiştirmiş… Hah!.. Bedeni!.. Ölü demeyin, günaha girersiniz.
Daha evvelden. Dünya âlemi kurulduktan sonra. Cenabı Hakk tarafından, Âdem dünyada yok iken, O vardı! Ruhaniyeti vardı ve sonuna kadar, daima devam edecek. Çünkü ölü değil. O daima diridir!
O Tercümanlık
Şöyle bir misal gerek. Kusura bakmayın, bazen tersine gidiyorum. Ceza görüyorum. Allah ölür mü? Söyleyin. Ölmez! Haşa! Haşa. Haşa… Allah’ın Resulü de ruhen ölmez. Diridir. Daima. Beden… Hepimiz bedeni değişeceğiz. Fakat O’nun bedeni, ruhu, yine bizim gibi değil. Bizden üstündür. Neden bizden üstündür? Çünkü biz ile Allah arasında bir tercümanlık yaptı. O tercümanlık!.. İyi mi? Ölü değil. Oku!..
“Cenabı Ali Keremallahü Vecheh ve Radiyallahu Anh rivayet eder ki; “Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimiz, ahiret âlemine intikal buyurdukları sırada, bu duayı şerifin hıfzında sadık olmak için çok vasiyet buyurdular.”
Kenz-ül Arş Duası
Peygamber Efendimiz bu duayı tavsiye etti. Onun için, bunu koyduk oraya… Bunu Allah cümlemize nasip etsin.
Bunu ben ilk… Saman pazarında altmış sene evvel, bir kütüphane vardı. Orda gördüm. Oradan aldım. İki tane aldım. Kenz-ül Arş duasını aldım. Onu inşallah basacağız. Çok şeyler var onda.
Altmış sene evveli. Fırsat bulamıyorum. Aynı çalışıyorum sizin gibi, gece gündüz. Ramazan ayında biraz fırsat bulurdum. Ramazan ayında… İşte iki, üç, beş, on defa okuyabilirdim. Yani evet, buyurun.
“Bismillahirrahmanirrahim,
-Allahümme inneke tâlemu sırrı ve alâniyeti fakbel mâzireti ve tâlemu mâ fi nefsi fağrfirli zûnubi fe innehu lâ yâğfiruz zünube illâ ente ya Erhamer Rahimin.
-Velhamdü lillahillezi lâ ilâhe illâ ente ya Hannanü ya Mennan, ya Bediüs semâvati vel ardı, ya Zülcelâli vel ikram. Ve sellallahu alâ seyyidina Muhammedin ve âlihi ecmain.
-Allahümme inni es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Vechikel Kerimi aleyke ya Rabbi
-ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Âdeme ve Havva aleyke ya Rabbi
Âmin. Allahümme Âmin! Bunu okuyoruz ki, inşallah böyle okuyacaksınız. Giriş yaptığı için, bu ayet ile ona giriş yapıyor. Baş kısmı okunurken… Şimdi Peygamber kısmını alıyor. Hah!.. Yani O’nun hürmetine diyor. Âdem ile Havva hanımın hürmetine okunuyor.
Şimdi buradan bir şey oldu da… Evvel Âdem ile birkaç Peygamberlerin isimleri geçti. Ondan sonra üç melâike geçiyor. Burada çok… Bir, iki işler var. Kıymetinizi bilin inşallah. Evvel Âdem’le olmayı alıyor. Hâlbuki melekler bizden evvel var… Melekler bizden çok evvel vardı. Dünya kurulalı... Âdem çok sonunda dünyaya geldi.
Şimdi burada, Peygamberlerin ismini alıyor. Sonra meleklere geçiyor. Bir şey daha… İyice yanaşırsınız, aklınıza şek şüphe gelmesin. Âdem’i yarattıktan sonra, bunu hepiniz biliyorsunuz elhamdülillah. Çok da söyledim…
Âdem... Melaikeyi Kiram, Âdem’e secde ediyor. Yine üstün getirdi. Aklınıza gelsin. Yani meleklere; “Âdem’e secde edin.” diyor. Burada, biraz kıymetini bilin inşallah. Peygamber Efendimizin ahlâkıyla, melaikeyi kiramın ahlâkıyla, biraz ahlâklanalım inşallah! Evet… Devam. Oku…
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Nuhin aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti İbrahim aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Musa aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti İsa aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Arşil Azim aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Muhammed Mustafa aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Cebrail aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Mikail aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti İsrafil aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Azrail aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Bismillahirrahmanirrahim,
Elhamdülillahi Rabbil âlemin aleyke ya Rabbi
Hatim Ediyorsunuz
Bak! Ayeti şerifinden şimdi geçiyor. İlk ayeti şerif, Fatihayı şerifle geçiyor. O ayetin yüzü hürmetine diyor. Evet…
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Bismillahirrahmanirrahim,
Elif lâm mim, zâlikel kitâbe la raybe fiyhi aleyke ya Rabbi
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Bismillahirrahmanirrahim,
Elif lâm mim, Allahu lâ ilâhe illâ huvel Hayyul Kayyum aleyke ya Rabbi,
Elif, Lam, Mim. Ayeti şerif.
Allahu lâ ilahe illa huvel Hayyul Kayyum…
Hah!.. En uzun burayı uzatıyor. Diğerleri kısa kısa. Kur’ân’dan. Ayetinin başını alıyor. Bi hürmetike ya erhamerrahimiyn geçiyor. Ayetin başını alıyor. Geriye, hürmetike ya Erhamerrahimiyn. Yani Kur’an-ı Azimüşşan’ın… Bu üç yaprakta. Ayetin başı olduğu için, hepsini okursak hatim ediyorsunuz. Yani, arka sıra...
Bunu bitirdikten sonra arkasından, tekrar inşallah. Üç kul huvallah, kul euzü’leri, birer defa Fatihayı Şerifi, Hatim duasını, Elif, Lam, Mim, Zalikel Kitabu ilave edersiniz. Sonunda da Allahümme salli, Allahümme barik okursunuz. İşte Kur’ân’ı hatim etmiş gibi olursunuz.
Çünkü her ayetin başını alıyor. Kur’ân’da… Bunlara da hatim duasını ilave edersiniz. Ne vakit okursunuz? Her gün bir hatim duasını indirmiş oluyorsunuz. Hatim duasını da gene Âdem’den, bütün Peygamberlere, Habib-i Ekrem’e, aile efradına, evliyadan enbiyalara… En günahkârlara da söyle. Evet…
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Bismillahirrahmanirrahim,
Ya eyyühen nâsutteku, aleyke ya Rabbi,
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Bismillahirrahmanirrahim,
Ya eyyühellezine âmenu aleyke ya Rabbi,
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Bismillahirrahmanirrahim,
Elhamdü lillahil lezi halakas semâvati aleyke ya Rabbi,
- ve es’eluke bi hakkı ve bi hürmeti Bismillahirrahmanirrahim,
Elif lâm mim sad, kitâbün ünzile aleyke ya Rabbi,
Allah rızası için! Sizin anlamanız için buraya girdik. Yoksa okusak… İki saat, üç saat… İş var, güç var, daire var.
Kalkalım. Kaçalım. Allah rızası için, lillahil Fatiha!
Allah hepinizden razı olsun. Allah kabul etsin. Bu arkasındaki Salâtı şerifi oku. Peygamber Efendimiz’in üzerine bir kaside bu. Bunu çok söyledim. Bu hepsini topluyor. Onun için, onun arkasına koydum. Âmin. Sadakallahül aziym.
Salât-ı Şerif
Ufak işaret. Bunu da ezberlersiniz.
“Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ ali seyyidina Muhammed.”
Âmin.
“Seyyidina…”
Aynı, bu…
“Seyyidina bahri envarike…”
Denizler kadarsın. Yani rahmeti, rızası, lütfu ihsanı. Peygamber Efendimiz, denizler kadar, yani envarike.
“Seyyidina bahri envarike ve madeni esrarike…”
Bu madene, feza âlemi de dahil oluyor. Sabahleyin haberlerde dinledim. Bir yıldız bulunmuş. Dünya denizinden büyük denizler varmış içinde. Şu Allah’ının kuvveti kudretine bak. Ya… Bir yıldızını yeni keşfetmişler Samanyolu’nda… Bahri envarike ve madeni esrarike. Ne varsa yerde ve semâvatta, onun kadar genişsin yahu!..
“Ve lisanı hüccetike…”
Bütün lisanlar… Ne varsa. İns ve cin, peri, hayvanat. Ne varsa… Hepsine aşinasın yahu!
“Lisanı hüccetike ve arusu memleketike.”
Sen! Temiz giyinmiş bir geline benzer. Bütün kâinatın gözü sendedir. Arusu memleketike. Hazine-i rahmeti. Rahmet hazinesisin. Herkes rahmetinden, senin rahmetinden istifade eder. İnşallah!..
Şeriatı, tarikatı koyuyor da. Ama bizim bildiğimiz değil. Bu bizim bildiğimizden ileri.
Tarikatı, şeriatı, mütelezzizi bî tevhidi. İlmi ledûna geçiyor. Burası… Bî tevhidik, insani aynil vücudî, fi sebebi, fi külli mevcut...
Sebebi!.. Halk etti seni. Bütün külliyatı! On sekiz bin âlemi sende halk etti. Senin nurundan.
Peygamber Efendimize ölü diyorlar mı?! Demeyin...
İyi bugün geldi aklıma. Değişti. Âlemi değiştirdi. Dünyayı değiştirdi. Ondan sonra şey var. Getir de, kim almamışsa alsın. O, üç aylar ve fazileti. Hepsini dağıtın. Almayan alsın. Bundan alan, almasın. Almayan alsın. Ötekileri de arkadaşlara verin.
O, Maddi-Manevi Büyük İnsandır
Bir şey daha ilave ettik. Atatürk’e ait iki tane söz ilave edeceğiz. Unutmuşlardır. Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir. Yurtta Sulh, Yurtta Barış, Cihanda Barış. Büyük olan Nutku’nun yüzde beşi ayet hadistir. Onu basacağız. İlk sayfaya. Bundan sonra basacağız.
Ondan sonra, ilimi. Atatürk: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” demiştir. Hz. Âdem’den bu yana kadar, bütün insanlar, ilimle hayat bulmuştur. Orayı ben ilave ettim. Hemen ilave ettim. Atatürk: “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh.” demiştir.
Şimdi bunlar, ikisi de hadis mealidir. Bu sözler, Allah’ın Resulü bunları kullanmıştır. Söylemiştir. İkisini de kullanmıştır. Hadistir. O kırk hadisin içinde vardır. Ama manası aynıdır. Atatürk’ün Nutku’nun yüzde ellisi ayet ve hadis mealidir. Çok güzel yahu! O, maddi-manevi büyük insandır.
Allah rızası için, bugünlerin yüzü hürmetine, Habib-i Kibriya’nın yüzü hürmetine, evveli, ahiri, zahiri, batını kendinde toplayan Rızayı Şerifin yüzü hürmetine, lillahil Fatiha!..
Allah kabul etsin. Allah tekrarına erdirsin. Sıhhat ile, selamet ile, iman ile, tekrarına ilelebed erdirsin, ilelebed!..
İyi misin?.. İyi olalım. Hayy olalım. Hayy olalım, iyi olalım inşallah.
Allah’a emanet olun. Habib-i Kibriya’nın yüzü hürmetine, Nuru’nun, Nübüvvet-i Muhammedî’nin yüzü hürmetine.
Ya!.. Biz, iyi bir sahaya rast gelmişiz. Muhammed’e (Allah’ın selamı üzerine olsun) ümmet olmuşuz. Bizden evvelkiler, bu şerefi görmediler. Buna hamdü senâ et. Bizden evvel gelenler, bu şerefi görmediler.
Allah razı olsun. Allah’a emanet olun.
15 Kasım 1996 Cuma